Bugün adaya gelişimin 2. haftası. Bunca zaman geçmesine rağmen ilk kez C-130'de uçuş fırsatını yakaladım. Çoktan beri aksatılmış günlüğün bu bölümünü yazarken 10. görevin eve dönüşüne yaklaşık 1.5 saat var. İçerisi bolca gürültülü, kulaklık takmaksızın, kulakları tıkamaksızın yolculuk etmek pek mümkün değil. Gerçi bu uçağın amacı yolculuk etmekten ziyade, bulutların içine uçup onların özelliklerini ölçmek. BUZ-T isminden de anlaşılacağı üzere asıl gaye bulutlardaki buzu ölçmek (gerek miktar, gerek şekil, gerekse de yapısal olarak) ve buzun yağış oluşumundaki işlevini daha detaylıca anlamaya çalışmak.
Uçak bulutları ziyaret ederken ayrıcalıklı ön koltuklarda oturmadıkça, dışarıyı görmek pek mümkün değil. Bugünde ileriye bakan kamera arızalı olduğu için ekranlara kamera resimleri yansımadı --uçağın altına bakan kameradan gelenler hariç. Ziyareti söz konusu olan bulutlar epeyce gelişmiş olduklarından içerlerine doğru dikey hava hareketi epey güçleniyor. Bu sebeple emniyet (bu kelime önemli) kemerlerini açıp dolaşmak pek akıl karı bir iş değil. Bana göre “Havaların Kralı” ile bulutları ziyaret daha eğlenceliydi çünkü içerdeki herkes dışarıdaki durumu rahatça görebiliyordu, ama bu uçakta bulutları anlamamıza yardımcı olan çok daha fazla sayıda araç gereç mevcut. Mesela bu ucuşta kaydedilen veri sayısı yaklaşık olarak 500 ve 6 saatten uzun süren yolculuğun ardından her saniyede bir kez örneklenmiş verilerden oluşan dosyanın boyutu yaklaşık 130MB civarında.
Sağ yanımda iki tane büyük hava tüpü, önümde bulut çekirdeği sayma ve ölçme cihazı, sol yanımda önündeki cihazlarla ve bilgisayarla meşgul biri, dişlerimin arasında az önce yediğim elmadan sadece geriye kalan sapı, başımda içinden bulut alakalı konuşmalar geçen kocaman bir kulaklık ve, ve aklımda bir türlü çıkmak bilmeyen bir güzel S, daha hala 1 saatlik yol var geri dönüşümüze...
No comments:
Post a Comment